Kaybolan (Yirik) OĞLAN Haftasi
16 Φεβρουαρίου 2014
BİLGİ
Bugünkü İncil okumasında bulunan benzetme aracılığıyla Rabbimiz üç önemli noktanın altını çizmiştir: günahkârların durumu, pişmanlık ve tövbe kuralı, ve Tanrı’nın şefkatinin büyüklüğü. Kilise babaları bu okumayı Ferisi ve Vergi Görevlisinin Pazarından bir hafta sonraki Pazar günü için belirlemişlerdir; öyle ki savurgan oğlun kişiliğinde kendi sefil durumumuzu – Tanrı’dan ve gizemlerinden ayrı kalıp günaha batmak – görerek sonunda akıllanalım ve bu kutsal oruç günlerinde tövbe ile O’na dönmeye acele edelim.
Ayrıca, çok büyük kötülükler yapıp günah işleyenler ve uzun süre günah işlemekte ısrar eden kişiler, kendileri için artık bağışlama olmayacağını düşünüp sıklıkla çaresizliğe kapılmakta ve ümitlerini kaybederek hergün aynı tür ve hatta daha büyük günahlara düşmektedirler. Bu sebeple Kilise babaları, bu tür kişilerin yüreklerindeki ümitsizliği söküp atmak ve onlarda erdem kaynaklı eylem isteği uyadırmak için oruç günlerinin eşiğinde bu benzetmeyi seçmişlerdir. Savurgan Oğul benzetmesi ile Kilise babaları, ümidini kaybeden günahkârlara Tanrı’nın şefkatinin her şeyi aşan iyiliğini göstermek ve ne kadar büyük olursa olsun, Tanrı’nın insanlara olan sevgisi tarafından alt edilmeyecek bir günah bulunmadığını öğretmek istemişlerdir.
İlahi:
Ey Baba, akılsızlık yaparak Senin görkemini terk ettim ve günaha düşüp Senin verdiğin zenginlikleri savurdum. Bu yüzden, savurgan oğul ile birlikte Sana şöyle diyorum: “Senin huzurunda günah işledim, ey şefkatli Baba. Tövbemi kabul et ve beni hizmetkârlarından biri yap”.
KUTSAL KİTAP BÖLÜMLERİ
Elçisel Mektup: 1. Korintliler 6:12-20
«Bana her şey serbest», ama her şey yararlı değildir. «Bana her şey serbest», ama hiçbir şeyin tutsağı olmam. Yemek mide için, mide de yemek içindir. Ama Tanrı hem mideyi, hem de yemeği ortadan kaldıracaktır. Beden cinsel ahlaksızlık için değil, Rab içindir. Rab de beden içindir. Rab’bi dirilten Tanrı, kendi kudretiyle bizi de diriltecek. Bedenlerinizin Mesih’in üyeleri olduğunu bilmiyor musunuz? Mesih’in üyelerini alıp bir fahişenin üyeleri mi yapayım? Asla! Fahişeyle birleşenin, onunla tek bir beden olduğunu bilmiyor musunuz? «İkisi tek bir beden olacaklar» deniyor. Oysa Rab’le birleşen kişi, O’nunla tek bir ruh olur. Cinsel ahlaksızlıktan kaçın. İnsanın işlediği tüm diğer günahlar bedenin dışındadır, ama cinsel ahlaksızlıkta bulunan, kendi bedenine karşı günah işler. Bedeninizin, Tanrı’dan aldığınız ve içinizde olan Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Siz kendinize ait değilsiniz. Bir bedel karşılığı satın alındınız; bunun için Tanrı’yı bedeninizde yüceltin.
İncil: Luka 15:11-32
İsa, «Bir adamın iki oğlu varmış» dedi. «Bunlardan küçüğü babasına, `Baba’ demiş, `malından payıma düşeni ver bana.’ Baba da servetini iki oğlu arasında paylaştırmış. «Bundan birkaç gün sonra küçük oğul her şeyini toplayıp uzak bir ülkeye gitmiş. Orada sefahat içinde bir yaşam sürerek varını yoğunu çarçur etmiş. Delikanlı her şeyini harcadıktan sonra, o ülkede şiddetli bir kıtlık baş göstermiş ve o da yokluk çekmeye başlamış. Bunun üzerine gidip o ülkenin vatandaşlarından birinin hizmetine girmiş. Adam onu, domuz gütmek üzere otlaklarına yollamış. 16Delikanlı, domuzların yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmaya can atıyormuş. Ama hiç kimse ona bir şey vermemiş. «Aklı başına gelince şöyle demiş: `Babamın nice işçisinin fazlasıyla yiyeceği var, bense burada açlıktan ölüyorum. Kalkıp babamın yanına döneceğim ve ona, Baba diyeceğim, Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layıkdeğilim. Beni işçilerinden biri gibi kabul et.’ «Böylece kalkıp babasının yanına dönmüş. Kendisi daha uzaktayken babası onu görmüş, ona acımış, koşup boynuna sarılmış ve onu öpmüş. Oğlu ona, `Baba’ demiş, `Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.’ «Babası ise kölelerine, `Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona giydirin!’ demiş. `Parmağına bir yüzük takın, ayaklarına çarık giydirin! Besili danayı getirip kesin, yiyelim ve eğlenelim. Çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu.’ Böylece eğlenmeye başlamışlar. «Babanın büyük oğlu ise tarladaymış. Gelip eve yaklaştığında çalgı ve oyun seslerini duymuş. Uşaklardan birini yanına çağırıp, `Ne oluyor?’ diye sormuş. «O da ona, `Kardeşin geldi, baban da ona sağ salim kavuştuğu için besili danayı kesti’ demiş. «Büyük oğul öfkelenmiş, içeri girmek istememiş. Babası dışarı çıkıp ona yalvarmış. Ama o, babasına şöyle cevap vermiş: `Bak, bunca yıl senin için köle gibi çalıştım, hiçbir zaman buyruğundan çıkmadım. Ne var ki sen bana, arkadaşlarımla eğleneyim diye hiçbir zaman bir oğlak bile vermedin. Oysa senin malını fahişelerle yiyen şu oğlun eve dönünce, onun için besili danayı kestin.’ «Babası ona, `Oğlum, sen her zaman benim yanımdasın, neyim varsa senindir’ demiş. `Ama sevinip eğlenmek gerekiyordu. Çünkü bu kardeşin ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu!’».
İNCİL AÇIKLAMASI
~ Tövbe Kapısı ~
“ Kalkıp şimdi babama döneyim”
İncilin bu bölümü zihinlerimizde birçok soru yaratır. Mesela: Küçük oğul ayrılmayı isteyince babayı oğlunun bu düşüncesine saygı göstermeye ve malından ona düşen payı verip vedalaştırmaya iten neydi? Sevgi değil mi? Sevgi özgürlüğe, hatalı da olsa saygı duyar. Babanın, kaybolan oğlunun beklemesinin sebebi neydi? Ona olan sevgi ve şefkati değil mi? Bu babanın, oğlundan geçmişin hesabını soracak yerde onu dışarıya kadar gelip ikram ve öpücükle karşılamasının sebebi neydi? Sebep tabi ki ona olan sevgisiydi. Bu baba ne kadar sevgi doluydu ki, büyük oğluna gidip içeriye girmesi için rica ediyordu. Sebep neydi? Herkese olan büyük sevgisiydi. Ne büyüksün ey insanları seven. İşte Yuhanna’nın “Sevgi” diye tanıttığı Göksel Baba budur. Onu bu kelimeden başka iyi tanıtacak bir sıfat yoktur. Bütün bu soruların kolay cevapları vardır. Ama daha zor olan soru ise şudur: Küçük oğlu kalkıp babasına gitmeye iten sebep neydi? Sorunun iki cevabı vardır. Birincisi, aynı günahtır. (Onu ayrılmaya iten günah). Günahlı yaşam hoştur. Günah keçiboynuzu gibi aldatıcıdır. İlk etapta çekici ve tatlıdır ama son tadı acıdır. Çoğunlukla günah birikimi tövbe için itici olur. İnsan yapı açısından Salih olarak yaratıldı. Bu nedenle kötülükler dünyasında yabancı olarak yaşaması zordur. Kötülüklerde insan rahat etmez. Bununla birlikte birçok insanın, günahların keçiboynuzuyla Allah’a yabancı olarak yaşadıklarını biliyoruz. Hayatlarını değiştirmeden karanlığın pençesinde kaldılar. Bu nedenle küçük oğlu etkileyip tövbe etmeye veya babasına dönmeye sevk eden esas sebep şuydu: Şefkatli Baba. Mutlaka bu oğul gurbette, hiç kimsenin kendisine bir keçiboynuzu bile vermediği o ortamda, babasının sevgisini ve inayetini anımsadı. Bu tatlı göksel gerçek, yorgun ve bitkin olan bu oğlun eklemlerine, kalkıp dönmesi için hayat verdi. Tövbe kapısı budur. Tanrısal sevginin dökülüşü ve baba sevgisinin taşmasıdır. İlahi şefkat uzaklaşan herkes için yaralayıcıdır. Allah’ın keskin kılıcı, sonsuz sevgisidir. Altıncı Saat Efşininde dua ettiğimiz gibi: “Şefkatinle bizleri yarala” İnsana yaşam veren hakiki hayatın ekmeği İlahi Sevgidir. Bu beşeri aklımızla Mesih’in şu sözlerini düşünelim: “Ey yorgunlar ve yükü ağır olanlar bana gelin, size rahat veririm”. Bu sözleri düşünürsek Mesih’in bir başka şeyi ima ettiğini idrak ederiz. Oda şudur: Geliniz ey yorgunlar geliniz ki ben rahat edeyim. Mademki biz rahat değiliz o halde Allah’ta orgundur. Gerçek hayatımızın saygınlığından uzaklaştığımızda ve iyi olmadığımız zaman yalnız bizler acı içinde olmuyoruz. Allah’ta acı içinde oluyor. Hatta O’nun acısı bizimkinden daha büyüktür. Bizler günah işleyip uzaklaştığımızda Allah bizden ne hesap ne de intikam ister. Aksine kıskançlığa düşer. Çünkü Allah, baba sevgisiyle sahiplendiği yarattıklarına karşı kıskanç bir ilahtır. Ve onun yaşamasını ister. Bugün okuduğumuz Risalede Resul Pavlus şöyle diyor: Sizler Allah’ın diri olan heykelisiniz. Rabbimiz İsa Mesih bu heykel karşısındaki tavrını şöyle açıkladı: Evinin kıskançlığı beni yedi. Bizler Allah’ın heykelleriyiz ve Allah’ta bu heykellere karşı kıskançtır. Bunun için günah işlediğimizde Allah bizi arar. Allah’ın sevgisi gizemlidir ve tövbenin kapıları büyüktür. Günaha düştüğümüzde, Allah’ın büyük bir sevgi olduğunu ve bize cezayla karşılık vermeyeceğini idrak edelim, günahın artması durumunda tövbenin artacağını idrak edelim. “Bana tövbe kapılarını aç ey hayat veren” İşte tövbe kapısı budur: İlahi sevgi ve kıskançlık. Beşeriyet tarihinde Göksel Baba hakkında bildiğimiz budur. Ve esas konusu: Kaybolan insan yalnız saygın olmakla kalmayıp ilahi kıskançlık ile de aranır. Allah sevgisi onu sonuna kadar takip eder. O kadar ki, bu uğurda biricik oğlunu kurban vermeye bile mecbur kalsa. Baba evimizden uzaklaştığımız her durumda günlük yaşamımızda ve hayatımızdaki olaylarda edindiğimiz deneyimler bunlardır. Bu tür olaylar çoktur ve bağışlanma da kolaydır. Yeter ki isteyelim. Süryani Aziz İshak şöyle der: Tövbe, günahtan nefret etmektir. Günahtan nefret et ki Allah’ın rızasını yapmış ve onunla barışmış olasın. Duanın her anında edindiğimiz tecrübe budur. Sessizce ve dua ederek şu soruyu sorsak: Uzaklara gittikten sonra onu, zihninde, yüreğine ve duasına dönmeye sevk eden neydi? Şöyle cevap verirdi: Mesih orada bekliyor ve bana sözü var. Mesih’in bu kalbe olan kıskançlığı onu yedi. Allah ile buluşmanın sırrı, Ondan uzaklaştıktan sonra, Baba kapıda, boynumuza sarılıp bize barış öpücüğünü vermeyi bekliyordur. “Kalkıp babama gideyim ve ona şöyle söyleyim….” Döneyim çünkü beni bekliyorsun, döneyim çünkü sevginin dökülüşü beni yaraladı. Amin.