Aziz Ahillios
15 Μαΐου 2013
Aziz Ahillios İ.S. 270 yılında Kapadokya’da dünyaya geldi. Ailesi çok zengin olmakla beraber; çok da iyi hristiyanlardı. Bu sebeple ihtiyacı olan herkese maddi yardımda bulunurlardı. Bu örnek davranışlarını, çocukları Ahillios’a da aşıladılar.
Çok genç yaşta ailesini yitiren aziz; onlardan kalan mirası, tıpkı ailesinin yaptığı gibi fakirlere ve kilisenin ihtiyaçlarına harcıyordu. Onun için hayatι bu şekilde, ailesinin görevini üstlenerek dua ve oruçla geçiyordu.
Aziz, ibadet amacıyla Kutsal Topraklara (Filistin) gitmek, daha sonra da Roma’da öğrenciler Petrus ve Pavlus’un aziz naaşlarιnι ziyaret etmek istiyordu. Mesih İsa adına şehit olmuş binlerce kutsal bedeni de ziyaret edecekti.
Bu arada ruhani oldu ve insanlara Tanrı’nın Sözü’nü yayarak bir çok kişiyi vaftiz etti. O dönemde hristiyanlara karşı en ağır savaş açılmıştı. Bazı putperestler azizin halkı eğittiğini gördüklerinde ona vuruyor ve hırpalıyorlardı. Ama aziz bunlara, Tanrı’nın sevgisi adına katlanıyordu.
Hayatı temiz olduğundan, Tanrı ona mucize yapabilme özelliği verdi. Her gün birçok insan azize giderek derman buluyor, cinlerden kurtuluyordu. Aziz, İtalya’dan sonra Yunanistan’a da Tanrı Sözü’nü yayarak geldi. Ünü birçok şehre yayılmıştı ve Yunanlı azizle tanışmak için birçok putperest yanına geliyordu. Larissa despotu vefat edince yerine azizin geçmesine herkes tarafından onay verildi.
Aziz, metropolit olduktan sonra insanlık adına çok büyük işler yaptı. Yardıma muhtaç olanları yardımsız bırakmadı. Birçok mucize gerçekleştirdi ve çok sayıda insan aziz sayesinde hristiyan oldu. Derken, şehirde bazı sorunlar çıktı.
Çok uzun zamandır yağmur yağmadığından, çiftçilerin işsiz kalma ihtimali çok yüksekti. Halk bu durumu despotlarına anlatıp, kendisinden inançla yardım istemek üzere yanına gittiler. Aziz onları dinledikten sonra dua etti, bol yağmur yağdı ve böylece insanlar bu sorundan kurtulmuş oldular.
Aziz birçok şeyi önceden anladığından, kötülük yapmak isteyenleri engelliyor, insanlarιn çok utanıp pişmanlık duymasιnı sağlıyordu. Bütün bu büyük işleri ve görevleri yapan azizi, Bizans Kralı Büyük Konstantinos yakından tanımak istedi. Bilindiği gibi İ.S. 325 yılında ilk Ekümenik Konsil’in toplanmasına karar verilmişti. İznik’te yer alan Konsil’e 318 metropolit katıldı. Konsil’in ana konusu Mesih İsa’nın Baba ile eşdeğer olmadığını, ancak Baba’nın yarattığı bir varlık olduğunu ileri süren Arion adındaki birisini yargılamaktı. Aziz, orada yaptığı bir mucize ile Arion’u ve tarikatına inananları utandırdı :
Eline bir taş alarak şöyle dedi : « Eğer Mesih İsa bizim inandığımız gibi Baba ile eşdeğerse bu tarikata inananların utanması için bu taştan yağ aksın ! » O anda mucize gerçekleşti ve taştan akan yağ her yeri kapladı. Kral ve metropolitler mucizeye sevinerek Tanrı’nın gücüne şükrettiler ve tarikatçıları utandırdılar. Konsil bittiğinde Kral, inşaatı henüz tamamlanmış olan Konstantinopolis’in açılışı için tüm metropolitleri davet etti. Aziz Ahillios orada dönemin patriği Aziz Mitrofanis ile tanıştı. Patrik, azizin mucizelerini duyduğunda ona saygısını ifade etti. Büyük Konstantinos, azize pek çok hediye verdi. Kısa bir zaman sonra aziz, Larissa şehine geri döndü. Oradaki halk mucizeyi öğrenmiş ve kendisini karşılamak üzere hazırlık yapmıştı. Aziz, halkın ne kadar inançlı olduğunu gördüğünde daha da çok çalışmaya hatta başka şehirlere de yardım etmeye başladı… Kral Konstantinos’un para yardımlarıyla gerçek Tanrı’nın İsmi’nin anılması ve Tanrı’ya tapınılması için kiliseler inşaa etti.
Az sonra aziz, yardıma ihtiyacı olan bir köyden çağırıldığında daveti kabul edip yola çıktı. Köylüler onun hakkında çok şey duymuştu, yolları ve evlerini süslediler, güzel yemekler pişirip en pahalı giysilerini giydiler. Onlar azizi beklemekteyken; köylerine basit ve fakir giyimli iki din adamının yaklaştığını gördüler. Bu kişilerin, aziz için hazırlık yapmak üzere gelen elçiler olduğunu zannettiler. Onlara azizin ne zaman geleceğini sordular.Aldıkları cevap şöyle oldu :
-Ben Ahillios’um !
Halk; köye gelecek olan despotun, pahalı elbiseler içinde, büyük bir ata binmiş ve kalabalık bir toplulukla karşılarına çıkacağını beklerken, sade görünüşlü bir insanın gelmesine şaşırmıştı. Bundan dolayı azizden özür dilediler.
Hayatını insanlara yardım ederek ve dua ederek geçiren aziz 30 yıl boyunca inançla, kilisemize gereken şekilde hizmet etti. Ölmeden kısa bir süre önce mezarını hazırlamalarını istedi. Bütün papaz ve rahipleri yanına çağırarak onlara öğütler verdi. Aziz öleceğini söylediği zaman onlar dermansızca ağlamaya başladı. Ama aziz onlara : « Çocuklarım ağlamayın! dedi. Ben ölünce sizi Tanrı’nın Ellerine bırakacağım. O sizi koruyacak ve kutsayacak. Yeter ki siz inancınızı Tanrı’nın ve öğrencilerinin bize bıraktığı gibi temiz tutun. »
Daha sonra aziz, kollarını göğe kaldırarak dua etti. Etrafında bulunanları kutsadıktan sonra ruhunu Tanrı’ya teslim etti. Herkes hıçkırıklara boğulmuş ağlamaktaydı. Bedenini azizin önceden yaptırdığı mezara koydular. Aziz gömülürken birçok mucize gerçekleşti. Körler görmeye, sakatlar yürümeye ve hastalar iyileşmeye başladı. Azizin bedeni bugüne kadar birçok mucize gerçekleştirmiş ve hâlen gerçekleştirmektedir. Larissa halkı için aziz, bir hazine haline gelmişti. İnsanlar Yunanistan’ın birçok şehrinden azizi ziyarete gelmeye başladılar. Ne var ki Larissa halkı günaha düştüğünden Tanrı onları cezalandırdı : 978 yılında Bulgar Kralı Samuil, azizin ve başka azizlerin bedenlerini alarak kendi krallığına götürdü. Aziz Ahillios’un bedeni bugüne kadar orada bulunmaktadır. Hatta, Prespa adasında azizin adına yapılmış bir de kilise bulunmuştur. Kilisemiz, Aziz Ahillios’un yortusunu 15 Mayıs’ta anmaktadır.
kaynak: oodegr.com